Hayat Dedikleri: Kahve, Kaos ve Kendini Kaybetme Sanatı

Hadi dürüst olalım, hayat dediğiniz şey bazen tatlı bir Türk kahvesi gibi, bazen de içine şeker yerine tuz kaçmış gibi hissedilir. Ama...

Hayat mı? Bana Bir Çay Daha Verin, Sonra Konuşuruz!

Hayat nasıl gidiyor diye soruyorlar. Cevap mı? "Eh işte, bir şeyler oluyor." Çünkü bazen gerçekten ne olduğunu bile anlamıyoruz. Sabahlara zor uyanıyoruz,...

Motivasyon mu, Disiplin mi? Mustafa ve Masadaki Ders Drama

Ah, Mustafa! Elinde kalem, önünde defterler, ama kafasında milyonlarca düşünce: “Bu işi nasıl çözeceğim?”, “Acaba dolabı mı temizlesem?”, “Neden motivasyon, neden?!” İşte...
oknnslhttp://lylost.com
Merhaba ben Okan sadece bir isimim şu an sizin için kendim için de öyle. Çünkü ben anlatmadığım sürece beni tanıyamicaksınız. Ben de anlatmak istemedikçe kendimi tanıyamicam. Dolayısıyla sadece Okan.

Hayat nasıl gidiyor diye soruyorlar. Cevap mı? “Eh işte, bir şeyler oluyor.” Çünkü bazen gerçekten ne olduğunu bile anlamıyoruz. Sabahlara zor uyanıyoruz, iş yerinde bitmeyen toplantılara katlanıyoruz ve akşam yemeğinde yine makarna yapmak zorunda kalıyoruz. Hayat, sürekli “Yeni sezonunda neler olacak acaba?” dediğimiz bir dizi gibi. Ama bir çay koyup üstüne düşünüyoruz, çünkü başka ne yapabiliriz? Hadi biraz şikayet edelim, biraz gülelim ve hayatın bu absürtlüklerini sevelim.

1. Sabahların Zorluğu: “Günaydın mı? Kime Günaydın?”

Sabah alarmı çalıyor. Siz de ona “Biraz daha uyumak istiyorum” diyorsunuz. Ama alarm sizi dinliyor mu? Tabii ki hayır. Zaten o alarm sesi, sabahın tüm güzelliklerini yok etmek için icat edilmiş. Kim sabahları bu kadar neşeli olabilir ki? “Günaydın” diyenlerin sabahları başka bir gezegenden geldiğini düşünüyorum. 

İlk adım: Kahve yapmak. Ama kahve yaparken bile “Şu makinayı nasıl çalıştırıyorduk?” diye düşünmekten başka bir şey yapamıyorsunuz. Sonuç? Kahve güzel kokuyor, ama ruhunuz hâlâ yatakta. Sabah enerjisini bulmak için müzik mi? Belki Ebru Gündeş’in “Çingenem” şarkısı biraz enerji verir. Evet, kahvaltı ritüelinizle dans etmeyi unutmayın!

2. İş Yerinde Bitmeyen Şeyler: “Toplantının Sonu Ne Zaman Geliyor?” 

Herkes toplantıları severmiş gibi davranır, ama biliyoruz ki gerçekler öyle değil. Bir toplantıya giriyorsunuz, konuşmalar başlıyor, ama kimse gerçekten ne dediğini bilmiyor. Sonunda ne oluyor? Not: “Bunu sonraki toplantıda tartışalım.” İşte o an, hayattan bir kez daha bıkıyorsunuz.

Toplantı sırasında kaçamak yapmak için telefonunuza bakmak mı? Elbette! Instagram’da en azından birkaç tatil fotoğrafına bakarak kendinizi başka bir dünyada hayal etmek güzel bir kaçış olabilir. Bu sırada fonda Buray’dan “Senin Hikayen” çalabilir. Çünkü bu toplantı kesinlikle sizin hikayeniz değil.

3. Yemek Krizi: “Bugün Ne Yiyoruz? Tabii Ki Makarna!” 

Makarna, modern insanın hayatındaki sabitlerden biri. Kolay yapılır, hızlıdır ve her zaman dolabınızda bulunur. Ama bir süre sonra makarnaya bakıp “Neden hep sen?” diye sormaya başlarsınız. Makarnayı biraz daha havalı hale getirmek mi? Üzerine biraz zeytin, biraz peynir ekleyip adını “Akdeniz Rüyası” koyabilirsiniz. Tabii ki kimse bunu yemek kitabına almayacak, ama ruhunuzu biraz rahatlatır.

Fonda Kibariye’nin “Haydi Git” şarkısı çalabilir. Çünkü makarna yemekten bıkmış olsanız da, o sizi terk etmiyor. Gerçek bir sadakat örneği.

hayat çay rutin alarm

4. Trafik Draması: “Hepimiz Aynı Yerdeyiz, Ama Hiçbir Yere Gidemiyoruz”

Trafikte saatlerce beklerken ne yapıyorsunuz? Tabii ki hayal kuruyorsunuz! Mesela, o kırmızı ışık hiç yeşile dönmeyecekmiş gibi hissediyorsunuz ve bir anda kendinizi bir film sahnesinde buluyorsunuz. Yan arabadaki kişi mi? Sizi başrolünde olduğu bir dizide hayal ediyor olabilir.

Bu sırada radyoda Zeki Müren’den “Gitme Sana Muhtacım” çalabilir. Çünkü gerçekten yeşil ışığa muhtaçsınız.

5. Gün Sonunda: “Bugün de Bitti, Ama Ben Bitmedim!”

Günün sonunda kendinizi yatağa attığınızda, tüm bu absürtlükleri düşünürsünüz. “Bugün ne yaptım?” diye sorarsınız ve cevap: “Hiçbir şey ama her şey!” Çünkü hayat böyle; bazen hiçbir şey yapmasanız bile yorulursunuz. Peki, yatmadan önce kendinizi nasıl teselli ediyorsunuz? Tabii ki en sevdiğiniz diziyi açıp birkaç bölüm izleyerek.

Fonda Teoman’dan “Paramparça” çalsın. Çünkü gerçekten günü biraz paramparça hissederek bitiriyoruz ama içimizde hâlâ bir umut var: “Yarın daha iyi olacak!”

Sonuç: Hayat Bir Şikayet, Bir Kahkaha ve Bir Çay Molasıdır

Hayattan bıkmış gibi görünmek, aslında sadece ara vermek istediğimizin bir göstergesi. Ama biliyoruz ki, hayatta kahkahalar, şikayetler ve biraz nostalji olmadan her şey daha zor olurdu. O yüzden kendinize bir çay koyun, en sevdiğiniz şarkıyı açın ve hayatın komik taraflarını görmeye başlayın. Çünkü kahkaha, bu kaos içinde hayatta kalmanın en güzel yoludur.

Buraya sponsor olabilirsiniz.

Hayat mı? Bana Bir Çay Daha Verin, Sonra Konuşuruz!